Gazeteciliğe gözaltı, zindan yılı 2025

Aslında hepimiz gözaltındaydık. Özgürlüğün nefes alıp vermek kadar değerli olduğu çağımız Türkiye’si için kapkara bir yıl olarak geçti 2025.

12 Eylül darbesinin ardından, darbenin etkileri hala sürerken girmiştim Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kapısından içeri. Yıl 1985’ti. Artık çok daha yakından takip ediyordum gündemi gelecekteki gazeteciliğin heyecanıyla. Gazete binalarına girip çıkmaya başladım kısa süre sonra. TRT’den başka televizyon yoktu.

Şimdi düşünüyorum da gazetecilerin bu kadar boğazının sıkıldığı, korkutulduğu, sindirildiği bir dönem olmadı geçen 40 yıl içinde. Siyasi liderleri dansöz kıyafetiyle karikatürize edecek kadar bir özgürlük alanı vardı. Gırgır, Fırt, Penguen, Leman vs dergileri güldürür, düşündürür ve çok da okunurdu. Bir gazetecinin veya karikatüristin yazdığı haberden, çiziminden dolayı gözaltına alınması, tutuklanması olası değildi. Örgütlerle iltisaklı sayılan yayın organlarında çalışan mesletaşlarımız bile nispeten daha özgürdüler bu güne göre.

Gelinen noktada kendi tecrübemden yola çıkarak 40 yılı gözden geçirdiğimde özellikle 2025 gerçekten gazetecilik mesleği için çok derslerle dolu bir yıl oldu. Tabii bağımsız gazetecilik ve evrensel gazetecilik ilkeleri bizim buraları terkedeli çok oldu. 2025 cehenneminin taşları adım adım döşendi. Türk medyasının yandaşlaşma sürecini hepimiz biliyoruz, tekrar irdelemeye gerek yok.

Tüm bu çürüme ve kokuşmuşluğun ortasında 2025 gazetecilerin gözaltına alındığı, tutuklandığı, işsiz bırakıldığı, maaşını ve tazminatını alamadığı bir yıl olarak tarihe geçti. Sosyal medyada yazdıkları eleştirel bir cümle yüzünden meslektaşlarımız kendilerini Silivri’de buldu.

Susturulan, sindirilen, işsiz, aşsız bırakılan gazetecilerin yerine önümüze konulanların ibretlik durumunu yılın son ayında görüyorsunuz. Yerli, milli, muhafazakar diye takdim edilen ve halka gazeteci diye yutturulanlar devrin nimetlerinin zenginliği ile meğer çürümenin en uçlarında yaşıyorlarmış. Haber sunucusu diye ekrana çıkanlar meğer kendilerini sunuyorlarmış. Namusu, şerefi, haysiyeti ile sunuculuk yapan meslektaşlarım ne büyük üzüntü ve stres yaşıyorlar inanamazsınız.

Bir yanda yandaşlık adına mesleki değerleri hiçe sayıp sözde gazetecilik yapanların ödüllendirilmesinin getirdiği zenginlik ile içine düştükleri çürümüşlük öte yanda gözaltı, zindan, işsizlik.

Evet 2025 derslerle dolu bir yıl oldu. Ama olan da gazetecilik mesleğinin itibarına oldu.